Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu ve Cezası – TCK 85
Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu bir kişinin ölümüne sebep olmak, ceza hukukunda “taksirle ölüme neden olma suçu” olarak tanımlanmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenen bu suç, genellikle bireyin öngörülebilir bir tehlike karşısında gerekli dikkat ve özeni göstermemesi sonucunda meydana gelir. Bu tür durumlarda fail, ölen kişinin ölümüne doğrudan kastetmese bile, ortaya çıkan sonuç nedeniyle hukuki sorumluluk altına girer.
Gündelik hayatta trafik kazalarından iş kazalarına, meslek hatalarından toplumsal ihmallere kadar pek çok farklı olay, bu suç kapsamında değerlendirilir. Ancak her olayın hukuki niteliği, gerçekleşme şekli ve sonuçları göz önüne alınarak ayrı ayrı incelenir. Bu yazımızda, taksirle ölüme neden olma suçunun unsurlarını, cezai yaptırımlarını ve Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesindeki düzenlemeleri detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, bu suçun halk arasında “tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebep olma” olarak bilinen yönüne ve cezai sorumluluğun sınırlarına da değineceğiz.
1. Taksir Nedir?
Taksir, bir suçun işlenmesinde failin kastı olmaksızın, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışla sonucun meydana gelmesi olarak tanımlanır. Türk Ceza Kanunu’nun 22. maddesine göre taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” olarak ifade edilir. Burada fail, sonucu istememekle birlikte, ihmal veya tedbirsizlik nedeniyle bu sonuca sebebiyet vermiştir.
Bir başka ifadeyle, taksir, öngörülebilir ve önlenebilir bir sonucun failin dikkatsizliği, tedbirsizliği veya kurallara uymaması nedeniyle meydana gelmesidir. Bu durumda failin kastı yoktur, ancak eylemi ile sonucu arasında bir hukuki bağ kurulabilir.
Taksirin unsurları şunlardır:
- Hareketin iradi olması,
- Sonucun istenmemesi,
- Hareket ile sonuç arasında nedensellik (illiyet) bağının bulunması,
- Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması,
1.1. Basit Taksir
Basit taksir, failin bir sonucu öngörebilecek durumda olmasına rağmen, bunu öngörememesi ve bu nedenle bir zararın meydana gelmesi durumudur. Türk Ceza Kanunu’nun 22. maddesine göre, basit taksirde fail, gerekli dikkat ve özeni göstermiş olsaydı zararın oluşması önlenebilirdi. Ancak burada önemli olan, failin kastının olmaması ve davranışın sonucunda oluşan zarar ile dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık arasında bir illiyet bağının bulunmasıdır.
Örnek: Bir sürücünün, hız limitine dikkat etmeden araç kullanması ve başka bir araca çarparak birinin ölümüne sebebiyet vermesi, basit taksir kapsamına girer.
1.2. Bilinçli Taksir
Bilinçli taksir, failin, gerçekleştirdiği eylemin sonuçlarını öngörmesine rağmen, sonuçların gerçekleşmeyeceğine dair bir güvenle hareket etmesi durumunda ortaya çıkar. Bilinçli taksirde, failin olayın riskini bilmesine rağmen bu riskin gerçekleşmeyeceğine dair bir güvenle hareket etmesi en temel unsurdur. Bu nedenle bilinçli taksir, basit taksire oranla daha ağır cezai yaptırımlara neden olur.
TCK 22/3 maddesi bu durumu şu şekilde açıklar:
“Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır”
Örnek: Bir sürücünün, hız sınırını aşmasına rağmen herhangi bir kazanın olmayacağını düşünerek araç kullanması ve bir yayaya çarparak ölümüne sebep olması bilinçli taksire örnek gösterilebilir.
1.3. Bilinçli Taksir ile Olası Kast Ayrımı
Bilinçli taksir ile olası kast, hukuki açıdan oldukça karıştırılan iki kavramdır. Aralarındaki temel fark, failin sonuçlara yönelik tutumudur.
- Bilinçli Taksir: Fail, sonuçları öngörmesine rağmen, bu sonuçların gerçekleşmeyeceğine dair bir güvenle hareket eder. Yani, istemediği bir sonucu engelleyebileceğine dair bir inancı vardır.
Örnek: Hız sınırını aşan bir sürücünün kaza olmayacağına güvenerek araç kullanması.
- Olası Kast: Fail, gerçekleştirdiği eylemin sonuçlarını öngörmesine rağmen, bu sonuçların meydana gelmesini umursamaz veya kabullenir.
Örnek: Kalabalık bir alanda rastgele ateş açan bir kişinin, birine zarar verebileceğini bilmesine rağmen, bunu umursamadan eylemini gerçekleştirmesi.
Hukuki Fark: Bu iki durum arasındaki temel fark, failin sonucu önlemeye yönelik iradesidir.
- Bilinçli taksirde fail, sonuçları istemez ancak engelleyebileceğine inanır.
- Olası kastta ise fail, sonucu umursamaz ve gerçekleşmesini kabullenir.
Bu nedenle, olası kast ile işlenen suçların cezaları bilinçli taksirden daha ağırdır. Burada önemli olan her iki durumunda kasten adam öldürme olarak nitelendirilmeyeceğidir.
2. Türk Ceza Kanunu’nda Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu
Taksirle ölüme neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu bir kişinin ölmesine neden olduğu durumlarda uygulanır.
2.1. Temel Düzenleme – TCK 85/1
Taksirle ölüme neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir. Suçun temel düzenlemesi, failin ölüm sonucunu kastetmemesine rağmen, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışta bulunarak bu sonuca sebebiyet vermesi durumunda uygulanır.
TCK Madde 85/1
“Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Temel Halinde Cezalar:
- Taksirle tek bir kişinin ölümü: TCK 85/1’e göre fail, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
- Bilinçli taksir: Eğer fail, sonucu öngörmesine rağmen hareket etmeye devam etmişse, ceza artırılarak verilir. TCK 22/3 maddesine göre bilinçli taksir hallerinde ceza, “üçte birden yarısına kadar artırılır.”
2.2. Özel Düzenleme – TCK 85/2
Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin 2. fıkrasında, taksirle öldürme suçu bakımından özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre; taksirle birden fazla kişinin ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunmuşsa kişi hakkında TCK.m.85/2 hükmünün uygulanması gerekmektedir. Bu düzenleme kapsamında failin sorumluluğu artmakta ve faile daha yüksek ceza uygulanması ihtimali doğmaktadır.
TCK Madde 85/2
“Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
3. Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunun En Sık Karşılaşılan Örnekleri
Taksirle ölüme neden olma suçunun uygulanması, günlük yaşamda özellikle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışların sıkça görüldüğü alanlarda karşımıza çıkar. Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi kapsamında, bu suç genellikle trafik kazaları, tıbbi hatalar ve iş kazaları gibi olaylarla ilişkilendirilir.
3.1. Trafik Kazası Sonucu Ölüme Sebebiyet Verme
Trafik kazaları, taksirle ölüme neden olma suçunun en yaygın görüldüğü durumlardan biridir. Sürücülerin trafik kurallarına uymaması, aşırı hız, dikkatsizlik veya alkollü araç kullanımı gibi nedenlerle gerçekleşen kazalar, bu suçun temel örneklerini oluşturur.
- Trafik kazası sonucu bir kişinin ölmesine sebebiyet veren sürücü, TCK 85/1 kapsamında iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Eğer kaza sırasında fail, bilinçli taksirle hareket etmişse, ceza üçte birden yarısına kadar artırılır (TCK 22/3).
- Kazada birden fazla kişi hayatını kaybetmişse kişi, iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK 85/2).
Yargıtay Kararı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir trafik kazasında, failin hız sınırını aşarak bir yayanın ölümüne sebep olduğu durumda, failin bilinçli taksirle hareket ettiği kanaatine varmıştır. (YCGK, 2019/6-348 E., 2020/464 K., 28.01.2020 T.)
3.2. Doktor Hatası Sonucu Ölüme Sebebiyet Verme
Tıbbi müdahale sırasında bir doktorun dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle hastanın ölmesi, taksirle ölüme neden olma suçunun bir diğer yaygın örneğidir. Bu durum, genellikle “malpraktis” olarak bilinen tıbbi uygulama hatalarından kaynaklanır.
- Bir doktorun, tıbbi gerekliliklere aykırı hareket etmesi sonucu hastanın ölmesi durumunda TCK 85 uygulanır.
- Eğer doktor, hastanın ölümüne neden olabilecek bir riski öngörmesine rağmen müdahaleyi yapmaya devam etmişse, bilinçli taksir hükümleri uygulanır.
Örnek:
Bir ameliyat sırasında, cerrahın sterilizasyon kurallarına dikkat etmemesi sonucu hastada enfeksiyon gelişmesi ve hastanın hayatını kaybetmesi.
Yanlış ilaç veya doz uygulaması nedeniyle hastanın ölümüne sebebiyet verilmesi.
Yargıtay Kararı: Bir doktorun, sterilizasyon kurallarına uygun hareket etmediği için ameliyat sonrası hastanın enfeksiyon nedeniyle ölmesine sebep olduğu olayda, Yargıtay, doktorun dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını tespit etmiştir. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi, 2018/2020 E., 2019/3412 K., 10.06.2019 T.)
3.3. İş Kazası Sonucu Ölüme Sebebiyet Verme
İş kazaları da taksirle ölüme neden olma suçunun sıkça karşılaşılan örneklerinden biridir. İşverenin ya da işçilerin gerekli güvenlik önlemlerini almaması, iş kazaları sonucunda ölümle sonuçlanan olaylara neden olabilir. İşverenler, işyerinde gerekli güvenlik önlemlerini almadıklarında ve bu ihmal ölümle sonuçlandığında doğrudan sorumlu tutulabilir. Ayrıca, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 6331 sayılı hükümleri de bu tür olaylarda devreye girer. Yargıtay, iş kazalarında “öngörülebilir risk” ilkesini dikkate almaktadır. İşverenin riskleri öngörmemesi ve önlem almaması taksirle sorumluluk kapsamında değerlendirilir.
- İş kazası sonucu bir çalışanın hayatını kaybetmesi durumunda, TCK 85 uygulanır.
- İşveren ya da yetkililer, işyerinde gerekli güvenlik tedbirlerini almadığı için ölüm meydana gelmişse, ceza bilinçli taksir hükümlerine göre artırılabilir.
Örnek:
Bir işyerinde, iş güvenliği ekipmanlarının eksik olması nedeniyle bir işçinin yüksekten düşerek ölmesi.
Patlama riski olan bir alanda gerekli önlemler alınmadan çalışma yapılması sonucu çalışanların zarar görmesi ve ölüm meydana gelmesi.
Yargıtay Kararı: Bir iş kazasında, işverenin gerekli güvenlik önlemlerini almadığı ve işçinin yüksekte çalışırken düşerek öldüğü olayda, Yargıtay, işverenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığına karar vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2020/428 E., 2021/1347 K., 12.04.2021 T.)
4. Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunda Soruşturma ve Yargılama Süreci
4.1. Suç Şikâyete Tabi midir?
Taksirle ölüme neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu’na göre şikâyete tabi olmayan bir suçtur. Bu suç kamu düzenini ilgilendirdiği için, savcılık tarafından re’sen soruşturma başlatılır. Mağdurun veya yakınlarının şikâyetçi olması gerekmez. Olayla ilgili bilgi sahibi olan herhangi bir kişi veya kurum tarafından yapılan ihbar da soruşturmanın başlaması için yeterlidir.
4.2. Zamanaşımı Süreleri
Taksirle ölüme neden olma suçunda zamanaşımı süreleri, Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca belirlenir. Bu süre, suçun nitelikli veya basit haline göre değişiklik göstermemekte olup her iki halde de zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Zamanaşımı süresi, ölümün gerçekleştiği tarihten itibaren başlar. Eğer ölüm bir süre sonra meydana gelmişse, zamanaşımı süresi ölüm tarihinden itibaren hesaplanır.
4.3. Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunda Görevli Mahkeme
Taksirle ölüme neden olma suçunda görevli mahkeme bakımından da özel bir düzenleme öngörülmüş olup 85/1 ve 85/2 bakımından farklı mahkemeler görevli kılınmıştır.
- TCK m.85/1 – Taksirle bir kişinin ölümüne neden olunması durumunda; görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir.
- TCK m.85/2 – Taksirle birden fazla kişinin ölümü veya ölümle birlikte yaralanmaya sebep olunmasıdurumunda; görevli mahkeme, Ağır Ceza Mahkemesidir.
4.5. Taksirle Adam Öldürme Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Taksirle ölüme neden olma suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı, belirli şartların sağlanması halinde verilebilir. HAGB kararı verildiğinde; kişi hakkında verilen hüküm açıklanmamakta, kişi 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmakta, kişi denetim süresince kasıtlı bir suç işlemediğinde ise açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilmektedir.
HAGB Uygulanma Şartları:
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi
HAGB’nin Sonuçları:
5 yıllık denetim süresi boyunca herhangi bir kasıtlı suça karışılmaması durumunda açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılır ve davanın düşmesine karar verilir. Ancak denetim süresi içinde başka bir suç işlenirse HAGB kararı kaldırılır ve ceza açıklanır. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Nedir? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
5. Taksirle Öldürme Suçunda Savunma Stratejileri ve Ceza Avukatının Önemi
Taksirle öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış sonucu öngöremediği bir ölümle karşı karşıya kalması durumunda cezai sorumluluk doğurur. Suçun kanunda öngörülmüş özel hallerinde ve özellikle suç bilinçli taksir ya da olası kast kapsamında değerlendirildiğinde, fail son derece ağır cezalarla karşılaşabilir. Suçun nitelemesinin ilk andan (soruşturma aşamasından) itibaren doğru yapılması, soruşturma ve kovuşturmanın gidişatını son derece etkilemekte olup doğru bir savunma stratejisi geliştirmek ve etkili bir ceza avukatı desteği almak, davanın sonucunu önemli ölçüde değiştirebilir.
5.1. Kusura Yönelik Hukuki Yaklaşımlar
Kusura yönelik savunma, failin sorumluluğunu azaltmayı hedefleyen en önemli hukuki yaklaşımlardan biridir. Bu yaklaşım, yalnızca failin kusurunu tartışmakla kalmaz, olayın tüm yönleriyle analiz edilmesini ve dış faktörlerin etkisinin incelenmesini gerektirir.
- Başka Faktörlerin Etkisi: Olayın gerçekleşmesinde sadece failin değil, olayın meydana geldiği koşulların etkili olduğu vurgulanabilir. Örnek: Bozuk bir yol yüzünden meydana gelen trafik kazasında, kazanın tek sebebinin sürücü olmadığının savunulması.
- Mağdurun ve Üçüncü Şahısların Etkisinin Tartışılması: Olayda mağdurun veya üçüncü kişilerin kusurlu davranışlarının etkili olduğu savunulabilir. Örnek: Yaya geçidi dışında yola aniden çıkan bir yayaya çarpmak ya da işyerinde baret veya güvenlik ekipmanı kullanmayan bir çalışanın kazaya neden olması.
- Dikkat ve Özen Yükümlülüğünün Tartışılması: Failin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket ettiği, ancak olayın beklenmedik bir durumdan kaynaklandığı savunulabilir.
- Bilinçli Taksir ve Olası Kastın Varlığının Tartışılması: Ceza avukatının temel görevlerinden biri, suçun basit taksir mi yoksa bilinçli taksir veya olası kast kapsamında mı değerlendirileceğini sorgulamaktır. Bu ayrım, cezanın ağırlığını doğrudan etkiler. Örnek: Kazanın tamamen beklenmedik bir durum mu yoksa öngörülebilir bir sonuç mu olduğunun tartışılması.
5.2. Ceza Avukatının Rolü ve Önemi
Etkili bir ceza avukatı, sanığın haklarının korunmasında ve adaletin sağlanmasında kilit bir role sahiptir. Taksirle öldürme suçlarında, avukatın uzmanlığı ve stratejik yaklaşımı, hem müvekkilinin haklarını savunmasında hem de davanın sonucunu müvekkil lehine çevirmede büyük önem taşır.
Taksirle öldürme suçunda etkili bir savunma stratejisi oluşturmak, yalnızca failin haklarının korunmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesine de katkı sunar. Etkili bir ceza avukatı desteği, failin cezasının hafifletilmesi veya nitelikli halleri içermediğinin ispatlanması açısından kritik öneme sahiptir. Adaletin sağlanmasında doğru savunma stratejileri, hukuk sisteminin güvenilirliğini artırır ve failin topluma yeniden kazandırılmasını mümkün kılar.
6. Sık Sorulan Sorular
Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunda Suça İştirak Olur mu?
Hayır, taksirle işlenen suçlarda iştirak mümkün değildir. İştirak kasten işlenebilen suçlarda söz konusu olabilir, ancak taksirle işlenen suçlarda failin kastı olmadığından, suça iştirak (birlikte suç işleme durumu) söz konusu olamaz.
Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunda Teşebbüs Olur mu?
Hayır, taksirle adam öldürme suçunda teşebbüs mümkün değildir. Teşebbüs, failin kastıyla neticeyi gerçekleştirmek üzere harekete geçip neticenin tamamlanamaması durumunda söz konusu olur. Ancak taksirle işlenen suçlarda failin ölüm neticesini gerçekleştirmek gibi bir kastı bulunmadığından teşebbüs hükümleri uygulanamaz.
Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunda İçtima Olur mu?
Evet, belirli durumlarda içtima mümkündür. Taksirle birden fazla kişinin ölümü veya bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması halinde, özel içtima hali (TCK m.85/2) devreye girer. Bu durumda kişi hakkında daha yüksek bir ceza verilmesi ihtimali doğar. Bir trafik kazasında, sürücünün dikkatsizliği sonucu bir kişinin ölmesi ve iki kişinin yaralanması durumu, bu özel içtima kapsamında değerlendirilir ve failin daha yüksek bir ceza alması ihtimali gündeme gelir.